Ah o rüyaları süsleyen Prag.
Süslediği kadar da varmış inanın. Bir şehrin hiçbir yeri mi bozulmamış o eski
yapısını korumuş olur. İşte Prag böyle bir yer. Orta Çağdan fırlamışçasına her
yer. Sağınız solunuz her yer muazzam güzellikte binalarla çevrili, tarih
kokuyor sokaklar, cıvıl cıvıl hareketli bir şehir burası. Çok da gezilecek yeri
var, hadi başlayalım o zaman, keyifli
okumalar☺
Old
Town Square: Prag denince ilk akla gelen yerlerden biri elbette eski şehir. Sadece
Prag için değil aslında Avrupa’nın çoğu şehrinde eski-yeni şehir ayrımı vardır
ve görülesi yerlerin çoğu da eski şehir kısmındadır. Prag’ta da durum farklı
değil dolayısıyla. Gezeceğiniz çoğu yer Old Town’da. Göreceğiniz ilk şey ise o
Ortaçağ’dan kalmış yapısıyla sizi o zamanlara götürecek Old Town meydanı. Bir
tarafınızda Tyn kilisesi, bir
tarafınızda Astronomik saat, meydanın ortasındaki Jan Hus heykeli, kulağınıza çalınan çello
sesleri, çeşitli gösteriler ve olabildiğine çoklukta insan kalabalığı.
Astronomik Saat -Alıntı |
Astronomik Saat: Bu çok mu çok ünlü saat maalesef ki bizim gittiğimiz dönemde tadilatta olduğundan göremedik. Ama hemen meydanda yer alan saat Dünyanın en eski çalışır durumda olan saati. Ve biraz uzunca bir hikayesi var. Güneş’in Ay’ın ve Dünya’nın astronomik döngülerini ve konumunu, güneşin doğuş ve batış zamanını, Hristiyan dininin kutsal günlerini gösteriyor. Saat 12 burcun sembollerini de taşımakta. Saatin sol tarafındaki iki figürden elinde ayna olanı kendini beğenmişliği, elinde kese olan ise cimriliği ve aç gözlülüğü temsil ediyor. Sağ taraftaki iskelet ise fani dünyada yapılan şeyin boş olduğunu, asıl olanın ölüm olduğunu, sağdaki Osmanlı yeniçeri figürü ise eğlenceyi temsil ediyor. Her saat başı çalan çan, sanki iskelet çalıyormuş gibi görünüyor. Diğer figürler de başlarını sağa sola sallayarak ölümü reddediyorlar. İskelet figürü çan çalmaya başladığında pencereler açılıyor ve İsa’nın 12 havarisi sırayla geçiyor. En üstte bulunan horoz figürü ötmeye başlayınca da çan sesleri kesiliyor.
Genelde sadece saatin
yaptığı gösteriye bakıp geçilen bu saatin kulesine çıkarsanız sizi tupturuncu
bir Prag manzarası karşılar. Kuleye çıkış ücreti ise tam bilet 110 CZK, indirimli
bilet 70 CZK.
Buraya Staroměstská metro
durağında inip birkaç dakika yürüdükten sonra ulaşabilirsiniz. Zaten Old
Town’da konaklıyorsanız zaten yürüyerek 5-10dk içinde ulaşabilirsiniz.
Tyn
Kilisesi:
Meydanın
tam ortasında yer alan bu kiliseyi fark etmemek imkansız. Gösterişli yapısıyla
gayet dikkat çekici.
Charles
Köprüsü: Ve o meşhur köprü. Allahım o ne
kalabalıktır. Bakmayın öyle instagramda
muazzam ve boş görünümlü olmasına. Adım atılacak yer yok. Bayram
zamanlarındaki Kemeraltı sokakları gibi düşününJ Belki bizim
gittiğimiz dönemle de ilgiliydi ama biz pek tadına varamadan bir an önce
kalabalıktan kurtulup köprüyü geçme derdine düştük. Köprü boyunca satıcılar,
müzisyenler, dansçılarla karşılaşacaksınız, eğer boş yakalarsanız da keyfine
varabilirsiniz.
Azıcık da hikayesinden bahsedecek
olursak Karl köprüsü yapılmadan önce Judith Köprüsü varmış ve 1300’lerin ortasında
sel sonrasında yıkılmış. İnşası için falcılardan yıldızlardan yardım istenmiş.
Falcılar krala eğer 1357 yılının, 7. Ayının, 9. Günü sabah 5’i otuzbir geçe bu
köprünün temelini atarsan hayırlı olur demişler. Bu sayılar art arda
dizildiğinde palindromik sayı 135797531, o dönemki astrologlar ve
sayıbilimciler tarafından uğurlu olacağına inanılmış ve kral da denileni
harfiyen uygulamış. Köprü üzerinde çeşitli heykeller var ama hepsi kopya, orijinalleri
ulusal müzede muhafaza edilmekte.
Dans
Eden Ev:
Aslında
bir ofis binası olan yapıya dans eden ev denilmesinin nedeni ise dış cephesinin
adeta dans edermişçesine dönüyormuş gibi narin ve hareketli görünüyor
olmasıdır. Prag’ı gezerken göreceksiniz ki çok da modern bir mimari yok,
tarihlerini korumak adına sanki eski çağdan kalma bir şehir edasında. Dans eden
ev ise tüm bu havayı yok edebiliyor. O kadar modern bir görüntüsü var ki
Prag’da değil de sanki Newyork’daymış gibi hissettiriyor. Bu durum zaten uzun
bir süre Prag’da sorun olmuş ve bu yapının fazla modern olmasından dolayı
şehrin doğal havasını bozduğu için kabullenilmemiştir. Ancak günümüzde Prag’da
yer alan yapılar içinde en sevilenlerin başında geliyor. Bu güzel binanın
sadece son katı ziyarete açık.
John
Lenon Duvarı :
Allah’ım
burayı bulucaz diye ne uğraştık anlatamam. Köprünün diğer tarafında sokak
arasında bir yer. John Lennon’dan
esinlenilmiş grafiti ve Beatles şarkılarının şarkı sözleri ile doldurmuş.
Aslında 80lerde kominizm etkisiyle öğrenciler mağduriyetleri için John Lennon
şarkıları yazmaya başlamış. Bugün
ise sevgiyi ve barışı temsil ediyor.
Petrin
Tepesi :
Müthiş
bir Prag manzarasına hazır olun. Füniküler ile zirveye ulştığımız eşsiz bir
deneyimdi. Deniz seviyesinden 300 metre yükseklikte bulunuyor, o yüzden
yükseklik korkusu olanlar dikkat!
Yahudi
Mezarlığı: Ne yalan söyleyeyim hayal kırıklığı
yaratan yerlerden biri. Yahudilerin 500 yıl boyunca etrafı
duvarlarla çevrili şekilde yaşadıkları alan Yahudi mahallesi olarak geçiyor.
Mahallenin içinde eski mezarlık, çok sayıda sinagog, Yahudi restoranlar
bulunuyor.
Franz
Kafka Müzesi: 20. Yüzyılın en önemli yazarlarından
Prag’lı Kafka’nın özel eşyaları ve fotoğrafları burada sergileniyor. Kafka
Müzesi’nin hemen önünde ise 2 işeyen adam heykeli var. Heykellerin üzerinde
bulunduğu havuz çek haritası şeklinde, heykellerin biri doğuyu, biri ise batıyı
temsil ediyor. Giriş ücreti 200 CZK.
Belediye
Sarayı: Heykellerle süslü dış cephesinden daha
fazlasını görmek isterseniz, rehberli turlarla içerideki konser salonunu,
çeşitli Çek sanatçılar tarafından süslenen odalarını da ziyaret edebilirsiniz.
Barut
Kapısı: Belediye Sarayı’nın güneyinde yer alan
bu geçit o zamanlar burada bulunan Kraliyet Sarayı’nın yanına savunma ve
korunma amaçlı inşa edilmiş. 17. YY’da barut deposu olarak kullanıldığı için
adı Barut Kapısı adını almış.
Franz
Kafka Kinetik Heykeli: Bir alışveriş merkezinin girişine
yerleştirilen Franz Kafka büstü, her biri bağımsız olarak hareket edebilen
paslanmaz çelikten ve aynalı 42 katmandan oluşuyor. Çek sanatçı David Cerny
tarafından 2014 yılında inşa edilen kinetik heykel tam 45 ton ağırlığında.
Prag
Kalesi: 570m uzunluğunda, ortalama 128m genişliğinde
dünyanın en eski kalesi. Kalenin çevresindeki görülmesi gereken yapılardan biri
de St. Vitus Katedrali. Şehri kuşbakışı görmek için katedralin tepesine
çıkabilirsiniz. Bilet fiyatları ve ayrıntılar için buraya tıklayabilirsiniz.
Klementinum
Kütüphanesi:
Prag’ın Ulusal Kütüphanesi. İçerisinde 20 bin
kitap var. İçeride Fotoğraf çekmek yasak.
Sabah erken saatlerde gitmeniz öneriliyor ve turlarla giriş yapılabiliyor. Her
yarım saatlik tur maksimum 10-15 kişilik. Bir de ücretsiz giriş yapabileceğiniz
Municipal Library of Prague yani
Belediye Kütüphanesi’nde görebileceğiniz kitap kulesi var.
Letna
Parkı: Prag’ı yine tepeden görebileceğiniz özellikle
köprülerini fotoğraflayabileceğiniz bir yer.
Prag macerama dair anlatacaklarım da
burada sona eriyor. Yeni seyahatleri takip etmek, seyahatlerde fotoğrafladığım
manzaraları görmek için beni instagramdan takip etmeyi unutmayın @seyyahperest1
0 Yorumlar