Öncelikle
daha önceden Avrupa’da herhangi bir şehre gittiyseniz Bosna için beklentinizi
yüksek tutmayın. Gelişmişlik seviyesi olarak çok ileride bir ülke olmadığından
beklentinizi karşılayamayabilir. Göreceğiniz şeyler de daha önce Türkiye’de
görmediğiniz şeyler olmayacaktır. En ünlü yapıtlarından Başçarşıdaki sebil
Türkiye’de her yerde. Hanlarının, camilerinin bin kat güzelleri ülkemizde var
zaten. Ama bu tanıdık his de insana iyi hissettirmiyor değil. Gayet rahat ve
huzurlu gezeceğiniz İslam ve Hristiyanlık dininin iç içe yaşandığı, bir tarafta Osmanlı
mimarisi bir tarafta Avusturya-Macaristan İmparatorluğundan kalan Avrupa
mimarisini görebileceğiniz keyifli bir gezi olucaktır.
Saraybosna
için biz 1,5 gün ayırdık ve gayet yeterli geldi. Bir günü de Mostar’ a ayırdık. Haydi gelin Saraybosna'da nereler gezilirmiş hep birlikte bakalım☺
Katedrala Srca Isusova (İsa'nın Kalbi) |
İsa’nın
Kalbi Katedrali (Sacred Heart Cathedral) : Ferhadija
caddesinden Başçarşı’ya yürürken sol tarafınızda kalan katedral 1889 yılında
yapılmış; Saraybosna Katedrali ya da İsa’nın Yüce Kalbi Katedrali diye de
biliniyor. Paris’teki Notre Dame Katedralinden esinlenilerek yapılmış.
Ferhadiye Caddesi |
Ferhadiye
Caddesi : Başçarşı
ile sonsuz ateş arasında kalan cadde. Caddenin başında yerde kocaman bir pusula
var. En önemli alışveriş caddelerinden biri. Caddenin sonunda da sonsuz ateşi
görebilirsiniz.
Sonsuz Ateş |
Sonsuz
Ateş : Ve Ferhadiye
Caddesi’nin sonunda caddenin Mareşal Tito Caddesi ile kesiştiği yerde Bosna’
nın Nazi ve Hırvat işgalinden kurtuluşunun birinci yıl dönümünde II. Dünya
Savaşı’nda ölenlerin anısına açılmış ve 1946 yılından beri adına uygun şekilde
yanmaya devam eden ateş . Önündeki ateş hiç sönmeyeceği için bu ad verilmiş.
Sırp Ortodoks Kilisesi |
Sırp Ortodoks Kilisesi ve Alija İzzetbegoviç
Özgürlük Parkı : 1863 – 1872 yılları arasında inşa
edilmiş Sırp Ortodoks Katedrali, Bizans mimarisi ile inşa edilmiştir. Günümüzde
katedralin bir kısmı İktisat Fakültesi olarak kullanılmaktadır. Parkın hemen
yanındaki ufak parkta ise satranç oynayan dedeler dikkat çekiyor.
Milli Kütüphane |
Milli
Kütüphane: Aslında
Eski Belediye Binası, sonrasında kütüphaneye dönüştürülmüş. Latin Köprüsü
yakınında bulunur. Nehrin hemen kıyısındadır. 1992’de Sırplarca içindeki 2 milyon kitap yakılmış,
daha sonra Türk mimarisi ile şimdiki görüntüsünü almıştır.
İnat Kuca |
İnat Kuca : Milli Kütüphane’nin hemen karşısında ufak bir ev aslında. Sizi cezbeden
tarafı ise hikayesi. 20. Yy’da
kamulaştırma sebebiyle nehir kıyısındaki evler yıkılmaya başlamış. Orada evi
bulunan Benderija adlı adamı ise bir türlü ikna edememişler. Yoğun çabalar sonucunda
evin aynen nehrin karşı tarafına taşınması şartıyla ikna edilebilmiş. Bugün dış
duvarında İnat Kuca yazıyor yani İnat Evi. Günümüzde restoran olarak
kullanılıyor. Evin içinde “Bir zamanlar diğer tarafta duruyordum, ama inadına
bu yakaya taşındım” tabelası görülmeye değer ☺
Başçarşı-Sebil |
Başçarşı
ve Sebil : Saray Bosna’nın kalbi. Kendinizi
Osmanlı zamanında hissedeceğiniz, 16. Yy’da Osmanlı döneminde inşa edilen küçük,
genelde tek katlı, taş binaların bulunduğu, binaların alt kısımları hediyelik
eşya dükkanları, kafeler, restorantlar olarak kullanılan bizden bir yer
Başçarşı. İstanbul’daki çeşmeler örnek alınarak yapılan Sebil Saraybosna’nın da
en önemli simgelerinden. Başçarşı’nın neresinden girerseniz girin yolunuz
kesinlikle Sebil’in önüne çıkacaktır. Gazi Hüsrev Bey Camii, Beyaz Burç, Brusa
Bedesteni, İmparator Camii, ve Saat Kulesi Başçarşı’nın içinde görebileceğiniz
yapılar.
Gazi Hüsrev Bey Bezistanı |
Gazi
Hüsrev Bey Camii ve Medresesi: Başçarşı’da dolaşırken
istemsiz önünüze çıkacak cami. 1531’de Mimar Sinan’a Bosna Sancak Beyi Gazi
Hüsrev Bey tarafından yaptırılmış. Bahçesinde Gazi Hüsrev Bey’in türbesi de
mevcut.. Camii ve bahçesi içerisinde şadırvan, abdesthane, muvakkithane, ezan
taşı, mektep, medrese ve bir saat kulesi bulunmaktadır. Cami’nin dış duvarında
iki metal oluklu çeşme var. Rivayet bu ya bu olukların birisinden su içenin bu
şehre yeniden geleceği, diğerinden su içenin ise bu şehirden evleneceği rivayet
edilir.
Kurşunlu
Medrese olarak da adlandırılan Gazi Hüsrev Bey Medresesi 16. yüzyılda inşa
edilmiş, hemen caminin yakınında. Osmanlı zamanında okul olarak kullanılan
medrese, kurulduğu dönemde 50 bin kitap kapasiteli bir kütüphaneye sahipmiş.
Diğer
önemli camii ise Hünkar Camii, Fatih Camii ya da İmparator Camii olarak da
biliniyor. Latin köprüsünün hemen yanında.
Osmanlı Bosna’yı aldıktan sonra yapılan ilk camiymiş. Evliya Çelebi’nin
ünlü eseri “Seyahatname”de Hünkar Camii’nin mimarisinden ve ziyaretçi sayısının
çok olmasından da bahsedilir.
Morica Han: Başçarşı’ nın hemen içinde, yazın gittiyseniz
ıhlamur ağacı altında serinleyebileceğiniz, kışın gittiyseniz bir Bosna kafası
içebileceğiniz Saraybosna’ ki günümüze dek gelen tek handır.
Latin Köprüsü |
Latin Köprüsü : Koskoca 1. Dünya Savaşı burada mı başlamış diyeceğinizden emin olduğum
minnacık bir köprü. Sırp
milliyetçisinin Avusturya Macaristan prensi Franz Ferdinand öldürdüğü yer olan
tarihi köprüdür. Milli kütüphanenin hemen karşısında yer alır.
At Meydanı |
At Meydanı Parkı: Latin Köprüsü’ne kadar gelmişken köprüden geçip karşısındaki At Meydanı
Parkına da uğranabilir. (At Mejdan). Saraybosna’da bir zamanlar köle ticareti
ve idam olaylarının gerçekleştirildiği meydan olarak geçer. Eskiden at alım
satımı ve yarışlarının burada yapılması nedeniyle bu adı almış. İçerisindeki
müzik köşkü de görmeye değer bir yapı.
Svrzo'nun Evi |
Svrzo'nun
Evi: Çok
vaktiniz yoksa pek de zaman ayırmaya değmeyecek bir yer. Biz kapısına kadar
gittik fakat içeriye girmedik. Giriş ücretliydi. 17. yüzyıl tipik bir Müslüman
ailesinin yaşayışı tasvir edilmektedir. Bu durum da bize pek uzak olmadığından
girme ihtiyacı duymadık.
Biz
gidemedik siz gidin dediklerimiz;
Alifakovac
Müslüman Mezarlığı: Biz gitmeye zaman bulamadık.
Zamanınız varsa bir dua etmek için Saraybosna’nın ünlü lideri Aliya İzzet
Begoviç ve 1700 şehit mezarının bulunduğu bu mezarlığı ziyaret edebilirsiniz.
Bu mezarların çoğunun üstünde ölüm tarihi olarak savaş zamanı olan 1993 yılı
yazmaktadır. Saraybosna’da yer alan birçok mezarlık savaş dönemi ardından
şehitliğe dönüştürülmüştür.
Umut Tüneli: Pişmanlıklarımdan biri de bu tüneli görmeden
Bosna’dan ayrılmak oldu. Bosna
tarihinin en kötü anılarından olan Bosna Savaşı sırasında Sırp kuşatmasının
olmadığı tek nokta olan havaalanına yakın bu tünel kuşatma altındaki şehrin
gıda ve ilaç yardımlarına ulaşmasının yolu olmuş. Tünel sayesinde 300 binden
fazla kişi kente giriş çıkış yapmış, yiyecek, ilaç, silah ve yaralılar
taşınmış. Kısacası savaş sırasında abluka altında tutulan şehir bu tünel
sayesinde hayata tutulmuştur. Yaklaşık 1 km uzunluğundaki tünel 4 ayda yapılmış
. Şu an sadece 20 metresi ziyarete açık.
Her gün 09.00 – 16:00 saatleri arasında açık.
Başçarşı’ dan bir taksiciyle anlaşıp
gidebilirsiniz ya da düzenlenen tünel turlarına katılabilirsiniz.
Vrelo
Bosne: Yaz aylarında gittiyseniz Bosna nehrinin kaynağının
bulunduğu ve Igman Dağı eteklerinde yer alan bu milli parkı ziyaret
edebilirsiniz. Saraybosna’nın doğal açıdan en güzel bölgesi olarak kabul edilen
bu park, etrafında oluşturduğu ekolojik zenginliği, küçük şelaleleri, köpüren
kaynakları, yürüyüş yolları, küçük köprüleri ve doğal güzelliğiyle etkileyici
bir yer. Şehrin biraz dışında, taksi ile ulaşım sağlayabilirsiniz.
0 Yorumlar